Çanakkale iki ünlü kalesi vardır ve her ikisi de Çanakkale boğazı’nın dar boğazının karşı yakalarında yer almaktadır. Birincisi Avrupa yakasında bulunan ve “kız kulesi” olarak da bilinen Kilitbahir kalesi. 1452 yılında Osmanlı padişahı ıı. Mehmet tarafından yaptırılmıştır.
Osmanlı imparatorluğunun Çanakkale’deki varlığının bir hatırası olarak bugün hala ayaktadır. İkincisi ise Çanakkale boğazının Asya yakasında bulunan hisarlık kalesidir. 5. Yüzyılda Yunanlılar tarafından bölgeyi perslerden korumak için inşa edilmiş bir kaledir. Kale çok iyi korunmuş olup, kulelerinden boğazın muhteşem manzarası görülmektedir.
Çanakkale Çimenlik Kalesi
Çanakkale çim kalesi (karagöz ot kalesi), Türkiye’de Çanakkale ilçesine bakan bir tepede yer alan çimenli bir harabedir. Antik bir yunan akropolünün kalıntılarının üzerinde oturuyor. Kale aslen 19. Yüzyılda Osmanlı imparatorluğu tarafından inşa edilmiş ve kasabayı ve çevresini korumak için bir kale görevi görmüştür. Kale, birinci dünya savaşı sırasında yıkıldı, ancak bugün bazı kısımları sağlam durumda.
Kale, bazı kuleler ile çim kaplı küçük bir dış duvardan ve birkaç kulenin daha bulunduğu bir iç duvardan oluşur. İç kapı hala görülebilmektedir, ancak duvarlar büyük ölçüde tahrip olmuştur. Çimenli harabelerin içinde bazı küçük antik kalıntılar hala görülebilmektedir. Kale, popüler bir turistik cazibe merkezidir ve bölgenin tarihi ile ilgilenen herkes için görülmeye değerdir.
Çanakkale Kız Kalesi
Kilitbahir Kalesi olarak da bilinen Çanakkale Kız Kalesi, Çanakkale, Türkiye’de bulunan 16. yüzyıldan kalma bir Osmanlı kalesidir. Kale, 1533 yılında Kanuni Sultan Süleyman tarafından Çanakkale Boğazı’nı batıdan gelebilecek olası bir saldırıdan korumak için yaptırılmıştır.
Adını, kaleyi düşmanlarından kurtarmak için kendini feda eden cesur bir “bakire” ile ilgili yerel bir efsaneden almıştır. Kale, Osmanlı İmparatorluğu’nda önemli bir stratejik nokta olarak hizmet vermiştir.
Birinci Dünya Savaşı sırasında hapishane ve infaz yeri olarak da kullanılmıştır. Kale halka açıktır ve Türk hükümeti tarafından korunan bir anıt olarak belirlenmiştir. Popüler bir turistik cazibe merkezi ve Türk tarihi ve kültürünün bir simgesidir.