Gerçek hayat hikayeleri serisi tüm hızıyla devam ediyor. Köy ile okul arasında bir kilometrelik bir mesafe vardı. Öğlen yemekleri evden götürülürdü. Yemek molasında aynı köyden gelen akranları ile birlikte okulun bahçesinde yemekler yenirdi. Öğlen yemeği ya haşlanmış patates ekmek peynir ya da salçalı ekmekti. Yanındaki arkadaşı Ali ayva reçeli getirirdi.
Ayva Reçeli Hiç Bu Kadar Tatlı Olmamıştı!!!

ayvanın en kıymetli anı olsa gerek
Her öğle yemeğinde ali davet etsin diye beklerdi. Güzel kokulu ayva reçelinden bir lokma almak için arkadaşının gözüne bakardır. Bazı şeyler olunca kıymeti olmaz. ali içinde öyleydi sağ olsun hiçbir gün davet etmeden geçmedi. Ortak yedikleri salçalı ekmek ve reçel onlar için donatılmış kuş sütü eksik sofradan zerre kadar farkı olmazdı.
Arkadaşının babası köy okulunda memur olduğu için bu tür yiyecek konusunda becerikliydi annesi. Bizim oğlanın annesi ya tarlada ya pamuk yevmiyesinde ya zeytin toplamaya gitmiş olurdu. Tarla işleri bitti mi ek gelir için her türlü fedakarlığa katlanmaya hazır anne ve babaya sahipti.
Hayatın Getirdikleri Bazen Şaşırtır
Okulun İlk zamanları çok hızlı geçmişti. Okullarda kurulan okul aile birliği üyelerinden olan öğretmenler bir şey fark etmişlerdi. Ön araştırma yapıldığında gerçekten maddi durum iyi olmadığı için ceket seçimi mecburiyetten böyle olmuştu.
Bir gün bizim oğlan öğretmenler odasına çağrıldı. Kimseye bir zararı olmadığı için içi gayet rahattı. Ya bir iş verilecekti ya görev. Ama her ikisi de olmadı. Akşam okul çıkışında beldede buluna konfeksiyon mağazasına gitmesi gerektiği söylenmişti. İlk etapta bir şey anlamsa da aradan kısa süre geçince mevzu anlaşılmıştı.
Bizim oğlana yardım eli uzatılmıştı. Mağazada iki renk seçeneği olan ayakkabı ve takım elbise olduğu söylendi. Akşam giderken birisini seçip alması istendi. Biraz mahcup olabildiğince mutlu mağazanın yolunu tuttu.
Bir çift kırmızı rugan ayakkabı bir çift yüksek topuklu iskarpin seçeneği sunmuştu mağaza sahibi. Birisi kahverengi çizgili birisi gri siyah çizgili ceket pantolon takım seçeneği vardır. Çok yüksekte gösterişte gözü olmadığı için kahverengi elbise siyah iskarpini seçmişti. Hediyeler alındığında bambaşka bir dünyanın kapıları açılmıştı önünde. Aldıklarını giymeden poşetinde eve getirdi.
Gerçek Hayat Hikayeleri Uçan İskarpinler
Akşam önce iskarpinleri giymişti. Evden köy meydanına uçarcasına gidiyordu. Yürümek ne kelime koşmaktan kendini alamıyordu. Sanki ayakkabılar onu her bastığında bir öncekinden daha fazla havaya itiyordu. artık uçan ayakkabılar ayaklarını yerden keserek yürümesine neden oluyordu.
Her şey o kadar güzel olmuştu ki babasına anlatırken onu incitmemek için küçücük yüreğinden gelen sevgi sözcüklerini sıralıyordu adeta. Babası biraz mahzun biraz mahcup bende alırım sana bayramlık olur onlarda demişti. Sevinci bir kat daha artmıştı.
Ertesi gün okula giderken yenilerini giydi. Arkadaşları bu defa daha farklı bakıyordu. Artık dizlerine kadar uzanan metal düğmeleri olan bir ceketin içinde değildi. bedenine tam oturmuş okul üniformasının içinde öğrenci olmuştu.