Gerçek Hayat Hikayesi Üçüncü Bölüm

Gerçek hayat hikayesi insan hayatının en önemli parçalarının birleşimidir. Yaşananlar akılda kalıyorsa gerçekten etkili bir zaman dilimi oluşmuştur. Bu anlamda bir çocuğun hayatında neler yaşanmış burada anlatılmaktadır.

Sahneye Atılan İlk Ve Son Adım

Okula gitmek her şeyden güzel gelirken bazı engeller hayatın gerçeklerini görmeye yardımcı oluyordu. Çok arkadaşı olmasına rağmen sessizliği tercih ederek girişkenlikten uzak bir tempo izliyordu. Daha birinci yıl olmasına rağmen müziğe olan ilgisiyle dikkat çekmişti. O aralar gerçekleşmesi beklenen 19 mayıs gençlik ve spor bayramı kutlamalarında aktif rol sahibi olmuştu. Gece yapılacak eğlence programında türkü söyleyecek kendini gösterecekti. Herkesin bir müzik parçası seçmesi ve bunu seslendirmesi istendi. O günlerde bilgisayar cep telefonu yoktu. Gerçek hayat hikayeleri insana yaşadığını anlatır.

Gerçek Hayat Hikayesi Yaşandıkça Anlam Kazanır

Radyodan dinlenen şarkılar türküler ne kadar ezberlenebilirse onunla yetiniliyordu. Radyoda söylene bir türkü dikkatini çekmişti. Yenice yolları bükülür gider diye başlayan türkü Yeniceli olmasından dolayı ağzına dolanmıştı. İkinci dinlemede hemen kalem kağıt alarak sözlerini yazdı. İbrahim bozkurt Türkçe öğretmeni desteğiyle düzenlene programda İsa bülbül çoban kızı adlı parçayla katılıyordu. Enstrümanlarla eşlik edecekler yakın köyden gelen sazcılardı.

Bizim oğlanın türküsüne bir türlü uyum sağlayamamışlardı. En sonunda solu enstrüman olmadan söylemesine karar verildi. Gece başlamadan bütün hazırlıklar provalar yapılmıştı. Her şey hazırdı. 1983 yılı Mayıs 19 akşamı ilk sahne tecrübesini yaşayacaktı. Türkünün içinde kırmızı gül sözleri olduğu için eline kırmızı gül almış tam sözler söylenirken arkasında sakladığı gülü ortaya çıkarmıştı. Tecrübesiz olmasına rağmen kendini öyle vermişti ki seyirciler enstrüman olmasına aldırmadan alkışlarını en güzel şekilde sunmuşlardı.

Kırmızı Gül Sınıfta Kaldı Gerçek Hayat Hikayesi

Zaman öyle hızlı ilerliyordu ki bir sene neredeyse bitmişti. İlk başlarda çalışkan bir yapıya sahip bizim oğlan sene sonunda tökezlemişti. Hem de hiç tahmin edilemeyecek derslerden ikmale kalmıştı. Bütünleme sınavlarını da veremediği için sınıf tekrarına kalmıştı.

Yaz tatili tarla işleri ile ilerlerken okuldan görevli eve gelmiş babanın fikrini soruyordu. Her şeyden habersiz bizim oğlan hakkında verilecek kararı bekliyordu. İki seçenek vardı ya kaldığı derslerden bir yıl daha okula katılım sağlayacak ya da tüm dersleri tekrar edecekti. Baba hiç tereddütsüz tüm derslerden tekrara karar verdi.

Koca Bir Yıl Heba Oluşu

Aslında bir yönden hayal kırıklığı yaşamış bir yönden kendini düzeltmesi gerektiği konusunda kendine dersler çıkarmaya başlamıştı. Hiçbir şey anlamadan yaz tatili bitmiş tekrar ortaokul birinci sınıfa devam etmek için okulun yolu tutulmuştu. Aynı yıl sınıfa başladığı arkadaşları ikinci sınıfa geçmişler burunlarından kıl aldırmıyorlardı.

Hiç aldırış etmeden yeni ortaokula başlayanlarla sil baştan yoluna devam etmeye karar vermişti. İlk karşılaştığı tepki salladın kırmızı gülü ama yine olduğun yerdesin şeklinde olmuştu. Zaman hızla ilerlemeye devam ederken bu yol içinde aynı derslerden en yüksek notları alıyordu. Takdir edileceği yere o zaten kalanlardan olduğu için yüksek alıyor deniyordu.

Ne Oldum Değil Ne Olacağım Demeli

En büyük destekçisi onunla birlikte kalan arkadaşlarıydı. Onlarla takılıyor onlarla muhabbet ediyordu. Sadece dersleriyle ilgileniyordu. Abisi Edremit’teki Okulu bitirmiş köyde işlere yardım ediyordu. Müziğe olan ilgisini bildiği için ona bir saz almıştı. Okula gidip gelirken müzik dersleri olduğunda götürüyor fakat öğrenmenin yerine sadece öğretmenler kendi meraklarını gideriyordu. Bir zaman sonra götürmemeye karar vermişti. Hiçbir ilerleme sağlayamadığı için hevesi kaybolmuştu. Bazen gerçek hayat hikayeleri şaşırtır.

Gel zaman git zaman birinci sınıf bitmiş sene sonu gelmişti. En büyük tesellisi ondan bir yıl öne geçen tüm arkadaşları ikinci sınıfta kalmışlar aynı seviyeye gelmişlerdi. Buradan çıkarılan en büyük ders ne oldum değil ne olacağım demelisin anlayışı olmuştu. İkinci sınıf çok hızlı geçti ne olduğunu anlayamadan doğrudan geçmiş üçüncü sınıf çağına gelmişti.

Aşka Atılan İlk İmza İlk Bakışlar gerçek hayat hikayesi

Yıllardan 1985 yılı olmuştu bizim oğlan büyümeye başlamıştı. Ekonomik sorunların içinde hayatı idame ettiriyordu. Öğlen yemeklerinde köyden reyhan ve aliyle birlikte sofra kurmaya başlamışlardı. Hayatın gerçeklerini yavaştan görmeye başlamıştı. O sıralar aşk ve aşık olma gidi bir iddiası yoktu.

Çocukluk öngörüsüyle kızlara tutulma anlayışına hakimdi. Hatta bu anlayışı onu bazen yanlış yönlere sevk etmişti. Ali ve reyhan birlik olmuş ona bir kızın ağzından mektup yazmışlar oda müdüre yakalanmışlardı. Çok çabuk biten bu maceradan sonra kendi yoluna bakmaya özen gösteriyordu. Her zaman yapacağı işi zamanında bitirir okuluna erkenden gelirdi.

Günlerden bir gün yine okula erkenden gelmiş camdan okula gelenleri seyrediyordu. Ne olduysa o anda olmuştu. İçi kıpır kıpır olmuş kalbi olduğundan daha hızlı atmaya başlamıştı. Karşıdan gelen bir kız ona o kadar güzel o kadar hoş geliyordu ki kendini ondan alamıyordu.

İkinci kattan bakışlarıyla kızı göz hapsine almıştı. Merdivenlere yaklaşıp bizim oğlanın bulunduğu cama bakışıyla her şey tuz buz olmuştu. Zaman durmuş bakışlar birbirine kilitlenmiş sanki ortamda onlardan başka kimse yoktu adeta. Bizim oğlanın dünyası değişmişti. Sevdanın aşkın tutulmanın ne olduğunu ilk defa anlamaya başlamıştı.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir