Gerçek Hayat Hikayesi Yokluk Ve Kabullenme

Gerçek hayat hikayesi denildiği zaman insanlar kendi yaşamlarını gözlerinin önüne getirir. İşte bunlardan birisi bir insanın hayatı olarak karşımıza çıkmaktadır. Yokluk ve mücadelenin elde ettiği başarının ne kadar tatlı olduğu bu anlatılanlarda saklıdır. Bir çocuğun hayalleri ve yaşadıkları ve sonunda mutlulukların ortaya çıkışının hikayesidir anlatılanlar.

Yıl 1982 yaz ayları tarla illeri bitmiş okul zamanı gelmişti. 1977 yılında başlayan ilkokul dönemi sona ermiş ortaokul çağına gelinmişti. Aile çiftçilikle geçinen kendi halinde insanlardan oluşuyordu. Ektiğini biçtiğini kendi yetiştirdiğini yerlerdi. Tütün yaparak maddi kazanç sağlayan hayatını idame ettiren bir aile yapısına sahipti. Evde üç çocuk büyümeye devam ediyordu. Kız ilkokuldan sonra okutulmamış ev kızı durumundaydı. Emsalleri okurken çok istemiş fakat baba bunu yapamayacağını maddi durumunun elvermediğini söyleyerek geçiştirmişti. Anne de fazla üstelemeyince kız hayatına ev işleri ile ilgilenerek devam etmişti.

zaman öyle bir geçer ki ardından bakmakla yetinirsin bazen

En Küçük Olmak Bazen Güzeldir gerçek hayat hikayesi

Ortanca olarak bilinen erkek çocuk inatçımı inatçı kendi bildiğinden başkasına inanmayan bir yapıdaydı. Bir şekilde ortaokula gitmiş başarıyla bitirmişti. Asıl önemli olan bundan sonrasıydı. Etrafındakilere göre hareket etmeye başlamış endüstri meslek lisesi torna tesviye bölümüne kaydını yaptırmıştı. Balıkesir Edremit ilçesinde hem okulunu okumuş hem de kendi harçlığını çıkaracak işlerde çalışıyordu. Dik başlı başına buyruk bir yapıya sahipti. Bu yüzden aile ile çoğu zaman karşı karşıya geliyordu.

Evin en küçüğü bunları sadece izlemekle yetiniyordu. Yıl 1982 olduğunda evin en küçüğünün de ortaokula gitmesi konusunda değişik senaryolar üretilmeye başlanmıştı. Abisinin eskileriyle gidebilirdi. Ama abisinin eskileri yoktu sadece kendisine yetebiliyordu. Çiftçilik tek meslekleri olduğu için tarla komşuluğu o günlerde çok sıcak bir ortam yaratıyordu. Tarla komşularından birisinin oğlu belediyede zabıta görevindeydi. Zabıta kıyafetleri belediye tarafından verildiği için eskileri ihtiyacı olanlara verilebiliyordu. Tamda ortaokula gidecek küçük için vazgeçilmez bir seçenek olmuştu zabıta ceketi. Ceket dizlere kadar geliyor olsa da çaresizlik denilen illet insana bazen kabullenmeyi öğretiyordu.

Geldi Ortaokul Zamanı

Küçük oğlan ortaokula yazılmaya giderken abisiyle birlikte gitmiş abisinin kravatını ve ceketini giymişti. Ortaokul merdivenlerini çıkarken adeta yer ayağının altından kayıp gidiyor havada yere basmadan yürüyordu. Okul müdürü abisini önceden tanıdığı için bir ikincisinin gelmesi gayet hoş bir durum yaratmıştı. Okul müdürü merdivenlerde şakalaştıktan sonra kayıt işlemleri yapıldı. Okul zamanı o kadar çabuk gelmişti ki abi Edremit’e gitmiş küçük oğlan tek başına kalmıştı. Ortaokula akranları ile birlikte giderken zabıta ceketini giymiş hiç aldırış etmeden gayet mutlu okul yolu tutulmuştu. Etrafındakilerin alaycı bakışları hiç etkilemiyordu. Anasının ve babasının onun her zaman iyiliğini isteyeceğinden zerre kadar şüphesi yoktu.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir